Mehmet Çetin diye biri

MUSTAFA EVERDİ: 35 yıllık arkadaşım Mehmet Çetin (1956-2020) Vefat etti. 35 yıldır arkadaştık. Ben ne kadar cevval, muhalif ve pervasız isem o muhterem insan, o kadar mülayim, ağır başlı, muvafıktı. Benim kesin retlerime karşılık o her zaman evetten yanaydı. Ben ne kadar görünmekten ve protestodan yanaysam o düşük profil sergilemekten ve onaylamaktan. Ben duygusal çıkışlarımla öne çıkarken o akl-ı selim ve sükûnetten yanaydı.

Mehmet Çetin vefat etti. 35 yıldır arkadaştık. Ben ne kadar cevval, muhalif ve pervasız isem o muhterem insan, o kadar mülayim, ağır başlı, muvafıktı. Benim kesin retlerime karşılık o her zaman evetten yanaydı. Ben ne kadar görünmekten ve protestodan yanaysam o düşük profil sergilemekten ve onaylamaktan… Ben duygusal çıkışlarımla öne çıkarken o akl-ı selim ve sükûnetten yanaydı. Bu nedenle o muhtemel sonuçları düşünüp hesaplı adım atmayı tavsiye ederken ben çoktan köprüleri geçip geride bir enkaz bırakırdım. Eylemleri ile değil düşünceleri ile maruftu. Plan ve projeleri güzel, icat çıkarmakta mahirdi.

Kilisliydi. Kilisin dört yol üç medeniyetin kesişim noktasında kurulduğunun canlı mümessili. Bütün Kilisliler gibi yetenekli, yeteneklerinin baskısından boyunun kısa kaldığı latifelerle kabul ettiği bir özellikti onda. Doğuştan öksüz bir mahcubiyet içindedir. Annesi doğumunda vefat etmişti. Belki bundan doğan bir temkinlilik, çekingenlik ve sakinlik vardı her an üzerinde.

Onu 1985 yılında tanıdım. Bir sendikada basın müşaviri idi. Beraber çalıştığımız da oldu. Mahrumiyetler içinde. Görünüş aldatır. O hayrete de düşürürdü çoğu insanı. Gazetecilik mezunu ama Platon Akademisinden mezun gibi anlattıkça anlatırdı. Gerçek bir entelektüel, okuduğu kitapları içselleştirmeyi ve buradan ilginç yorumlar yapmayı bilirdi.

Gerçi birlikte cezaevine düştüğümüzde onu beyazcı‘ (yani uyuşturucu baronu) sanmışlardı koğuştaki mahkûmlar. Kilis kaçakçılığı ile meşhurdu eskiden. Mehmet Çetin açık etmese de onu Al-Pacino sanan hükümlüler anında görmüştü yüzündeki Kilis resmini. Halbuki bir ‘dava’ uğruna düşmüştük cezaevine. 7 gün de olsa.

Sessizdi, itiraz ve muhalefetini duyan yoktur ama kendisi entelektüel her camiada bilinir. Gezgin filozoftu. Teorilerini şifahen yayar, hayranları vardı ama müridi yoktu. Belki bundan düşünceleri bütün mahfilleri gezer, sonra ona dönerdi. Gizli mürşid, açık tebliğci hali son yıllarda öğrencileri etkileyen faaliyetlerde tezahür etti, bütün boyutlarıyla.

Hasta halinde bile Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’ne armağan kitabı üzerinde çalışıyordu. Bütün Türkiye gençliğine kitabı sevdirmek için Sami Güçlü’nün başlattığı Anadolu Mektebi ile yazar okumaları faaliyetine katıldı. Anadolu Mektebi; düşünce, sanat ve kültür hayatımızda büyük etkileri ve katkıları olan yazarların eserlerinin ve hakkında yazılanların okunması, değerlendirilmesi, yorumlanması temeline dayalı, okuma sonuçlarının yazı ve konuşma ile ifade edilmesi, panel ve açık oturumlarla topluma aktarılması şeklinde devam eden ve nihayet elde edilen bu birikim ve tecrübe ile, okuyucuların; düşünce, kültür ve sanat yolculuklarına kendi başlarına devam edebilecekleri derinlikli bir bilinç ve evrensel bir ufuk kazandırmayı amaçladığı yazıldı. Son yıllarda bütün Anadolu’yu gezdi bu vesileyle. Okullarda liseli öğrencilerin atılımlarına şahit olmak umuduyla.

Umutluydu her zaman. Türkiye’ye, devlete, iktidara dair. Belki hayatına dair. Her şeyi okur, hiçbir şey bilmez görünürdü. Tam da bu izlenimin üzerine konuşmaya başlayınca Mehmet Âkif’ten, Cemil Meriç’e, Yahya Kemal’den Sezai Karakoç’a, suretten surete geçer, yaşayan antoloji gözlemlerdi dinleyiciler.

4 Ciltlik Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi nadir kitaba düşse de hâlâ alanında en iyilerden biridir.

Güzel insandı. Arkadaşlığımız mukavimdi. Cezaevine birlikte düşmek de dâhil. Açık kalp ameliyatını atlattı, kanında doğan bir sorun nedeniyle kan değişimine dayandı. Covid-19 çıktı. Mertlik bozuldu.

Tanıdık arkadaş ve dostlardan kimileri yolculuğa çıktı. Haberli habersiz. Mehmet Çetin de katıldı bu kervana. Çok üzgünüm. Ne desem tam anlatamam, diye korkuyorum. Belki iyiler ölür, kötülere bir şey olmuyor hali üzerimde.

Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun, diyorum.

Mustafa EVERDİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Yazılar