Hikaye Biyografi

Doğduğun günün çok önemli ve farklı olmadığı zamanlarda, o dönem doğan birçok kişinin resmi kayıtlara 1 Ocak olarak kaydedildiği günlerden bir günde, 1956 yılında, tarihi büyük kendi küçük bir il olan Kilis’te doğdu. Anne ve Babasının beraber yürümeye başladıkları hayat yolunda, birçok evli çiftin yaşayabileceği basit bir inatlaşma sonucunda farklı yönleri seçmeleri sebebiyle henüz 6 aylıkken annesinden ayrılmak zorunda kaldı. Anne sütüne ihtiyacı olduğu bir dönemde, belki de filmlerde ve romanlarda karşılaşılabilecek bir mucize gibi kocamış babaannesinin sütüyle bir süre beslendi. Babaannesinin sütünün yetersiz kalması ile birlikte o dönem Kilis’te yeni doğum yapmış birçok komşusu ise bu annesiz kalan çocuğu emzirdi, süt annesi oldu.

İlk ve ortaokulu Kilis’te, kardeşleri birçok arkadaşı ve süt kardeşleri ile birlikte okudu. Ortaokulu bitirinceye dek dedesi Deli Şeyh Mehmet ve annesi yerine koyduğu “ninesi” yanında Kilis’te kaldı. Kilis günlerinde şehrin zeki ama bir o kadar da mütevazi iki bilge ağabeyi ile tanıştı. Bu tanışıklıklarında Milli Nizam Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın Kilis’i ziyareti sonrası ceyeran eden olaylar etkili oldu.  Hayatının her döneminde sevgi ve şükranla andığı İsmail İlmi Kıdeyş ve Kilisli Hilmi Oflazoğlu olarak tanımlanabilecek Mehmet Özköylü ile tanışıklıkları bu dönemde başlamış ve hayat yolculukları son bulana kadar devam etmiştir.

 Ortaokulun son yılında yatılı öğretmen liselerinin sınavına girerek, Konya Akşehir yatılı erkek öğretmen lisesini kazandı. Ortaokul sonrasında her tüccar babanın evladına sunduğu “okuyup ne yapacaksın, gel şu dükkânı işlet” teklifine karşı gelerek Kilis’ten ayrıldı. Yatılı olarak girdiği Akşehir Erkek İlköğretmen Lisesinden 1975 yılında mezun oldu. Kısa bir staj döneminden sonra öğretmen olmamaya ve üniversite okumaya karar verdi. İstanbul tüm çekiciliğiyle çağırıyordu onu ve büyük İstanbul aşkı işte bu zamanda başladı. Bir gencin hiç aklından çıkaramadığı ilk aşkı gibiydi onun için İstanbul. Bir dönem görüştüğü, sonra kaybettiği ve özlemini çektiği bir aşk… Hep İstanbul’a dönme ve orada yaşama hayaliyle yaşadı…

Üniversite sınavlarına girerek İstanbul’da yer alan İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Radyo Televizyon Bölümünü kazandı. Daha iyi bölümler ve okullar kazanabilecek bir puanı almasına rağmen “bilgi eksikliği” nedeniyle bu okulu tercih ettiğini kendi hatıralarında birçok kez dile getirdi.

İstanbul’da yaşam onun için yeni bir macera, yeni bir mücadele olacaktı. Bilmediği bir şehirde bu mücadelede onun en büyük destekçisi her zaman olduğu gibi İsmail İlmi Kıdeyş’ti.

Öğrencilik yıllarından beri çeşitli basın yayın kuruluşlarında çalıştı. Kısacası hem çalıştı hem okudu. Okuduğu alanla ilgili çalışıyor olmasını her zaman büyük bir avantaj olarak dile getirdi. Mezun olduktan sonra İstanbul’da Bürde Yayınevini kurdu ve yönetti. Daha sonraki dönenlerde kurucularından olduğu Yönelişler isimli aylık sanat ve edebiyat dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı.

1982 yılının mart ayında bir ömür beraber yaşadığı, hayat arkadaşı Serpil Çetin ile evlendi. Artık bu hayat mücadelesinde yalnız değildi.

Bir dönem Yeni Devir Gazetesi’nde Sinema Sayfalarını hazırladı, Zaman Gazetesi’inde çalışma hayatı ile ilgili haftalık yazılar yazdı. Muhafazakâr camianın filmlerine örtülü ambargo uygulandığı, sinamada yayınlanacak filmlerin belirli bir zümre tarafından karar verildiği bir dönemde sinema ile uğraştı. Hatta bu ambargonun kaldırılabilmesi amacıyla birçok farklı alandan kişiyle (Arap Nasri’de dâhil olmak üzere) görüştü. Kültür Bakanlığı’ndan ödül alan “Anne ya da Leyla” isimli senaryosu 2005 yılında Mesut Uçakan tarafından filme alındı.

Mesut Uçakan’ın Lanet isimli filminin senaryosunu kitaplaştırarak Mehmet Ferit müstearı ile yayınladı. İntihar etmeyi düşünen ancak romanı okuduktan sonra bu düşüncesinden vazgeçen bir okuyucudan aldığı telefondan sonra roman ve hikaye denemeleri yazmaya devam etmesine karşın hiç yayınlamadı…

“Her ölüm göze alınmamış bir intihardır belki de… Ya yaşamak?”

1983 yılında hemşehrisi, ağabeyi ve dostu olan İsmail Hilmi Kıdeyş’in daveti üzerine Ankara’ya taşındı. Ankara günlerinde dostlarıyla sohbet için gittikleri yerler arasında kitapçılar çarşısında yer alan çay ocakları, Burmalı kadayıf, Vadi kitabevi bulunmaktaydı. Dostlarıyla bu mekânlarda buluşur, çay ve sigara eşliğinde keyifli sohbetler gerçekleştirirlerdi.

1985-1993 yıllarında Türkiye Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı ve Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığının yayın heyetinde yer aldı.

Bir dönem TRT Belgesel Yayınlar Müdürlüğü tarafından çekilen altı bölümlük “Yayla Yollarında” isimli belgeselde prodüksiyon amiri olarak çalıştı.

Edebiyat ve sanat ne yazık ki para kazandırmıyordu. Düzenli geçimini sağlayacak bir işe olan ihtiyacı dolayısıyla memur olmaya karar verdi. 1989 yılında Büyük oğlu Osman’ın ilkokula başladığı gün Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde uzman-basın müşaviri olarak göreve başladı, 1996 yılına kadar bu kurumda çalıştı. Daha sonra Devlet Bakanlığında Basın Müşaviri olarak görev yaptı.

1997’dan sonra Türkiye Kalkınma Bankası’nda Basın ve Halkla İlişkiler Bölümünde “Sorumlu” olarak çalıştı ve bu kurumdan 2011 yılında emekli oldu. Kalkınma Bankasından emekli olduktan sonra Öz Orman-İş Sendikasında Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalışma hayatına devam etti.

1991-1999 yıllarında Hak-İş, Öz Gıda-İş, 2005 yılından beri de Öz İplik-İş Dergilerinin yayın kurulunda yer aldı ve bu dergilerde Türkiye’de sendikacılığın sorunları, işçi – işveren- devlet ilişkileri vb. konuları ele alan düzenli yazılar yazdı.

Kültür Bakanlığı’nın Cumhuriyet Kitaplığı Yayın Kurulu,  Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Yayın Kurulunda yer aldı. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyet Üyeliği yaptı.

Hayatının büyük bir bölümünde memleket meseleleri ile birlikte, Türk Dünyası ve edebiyatla meşgul oldu. Bolu’nun Köroğlu vasıtasıyla Türk dünyasıyla kucaklaşmasını sağlayan “Uluslararası Köroğlu Kültür ve Sanat Festivali” hazırladı, Genel Koordinatörlük görevini yürüttü.

Son birkaç senedir Sami Güçlü’nün öncülük ettiği Anadolu Mektebi’nin çalışmalarında yer aldı. Hayata ve geleceğe umutla bakan gençlerle bir arada olmak onu çok mutlu ediyordu. Onlarla kitap okutmak, konuşmak ve yazma serüvenlerine yardımcı olmak en sevdiği uğraş alanları arasında idi. Son dönemlerde hastalığı sebebiyle uzak kaldığı gençleri özlüyor, onlarla en kısa zamanda tekrardan bir arada olmayı istiyordu.

Tüm Dünya’yı altüst eden Covid’e, vücudu kanser tedavisi görürken yakalandı. 25 Kasım 2020 tarihinde Ankara’da bir süredir ilik kanseri tedavisi gördüğü hastanede virüse kalbi yenik düştü. Bir yaşantının karmaşık akışından, hızlı ve kontrolsüz bir zamanın kaosundan, hep genişleyen, değişen, iç içe geçmiş mekanlardan bağımsız hale gelerek 64 yaşında yaşama veda etti.

YAYINLANMIŞ KİTAPLARI:

  • Toplumsal ve Sendikal Mücadelede Çatışma mı, Uzlaşma mı? (Mehmet Ferit adıyla, 1992.)
  • Lânet (Mesut Uçakan’ın senoryosundan Mehmet Ferit adıyla 1982’de romanlaştırıldı.)
  • Öğretmenime Sevgilerle (Öğretmen Şiirleri Antolojisi, Mehmet Ferit adıyla, 2000.)
  • TBMM’de İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif (M. Cemal Çiftçigüzeli ile birlikte, 2002.)
  • Mehmet Âkif Albümü (M. Cemal Çiftçigüzeli ile birlikte, 2002)
  • Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (İlk iki baskısı 2 cilt, yeni baskısı 4 cilt).
  • İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy (Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayını 2004)
  • Doğumunun 100. Yılında Necip Fazıl Kısakürek (Mehmet Nuri Şahin ile-Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayını 2005)

.

YAYINLANMAMIŞ KİTAPLARI:

  • Kaf Dağına Bakan Ayna (Şiir) – (Yayıu
  • Sessiz Gidiş Gazeli (Şiir)
  • Başlangıcından Bugüne Türk Halk Şiiri Antolojisi (4 Cilt)
  • Kadın Şairler Antolojisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir